Krizle mücadele başlayalı aylar oldu. Bu sürede toplum sağlığı başta olmak üzere pek çok alanda karar alındı, çalışanlar evden çalışma modeline kaydırıldı, sosyal mesafe kuralları gibi önleyici tedbirler getirildi. Bütçeler, iş planları, çalışan sayıları ve öncelikler pek çok alanda sert bir şekilde değişti. Ve ortalık hala toz duman…

Krizin ilk zamanlardaki şoku atlatmış olsalar da, liderler kısa dönemde zor kararlar almaya devam etmek durumundalar.  Aynı zamanda uzun vadeli iş stratejilerinin de değişmesi söz konusu. Kurumunuzun bu krizden güçlenerek çıkması için plan yapmanız, bunu yaparken de yetenekli çalışanlarınızı, finansal gücünüzü ve yeni normale adapte olma kapasitenizi korumanız gerekiyor. Artık geri çekilme zamanı değil, kurumunuzu baştan keşfetme ve “bir sonraki versiyonunu” yaratma zamanı.

 

KURUMUNUZUN YÖNÜNÜ TAYİN EDİN

Cesur ve Esnek bir vizyon belirleyin

Vizyonu güçlü bir şekilde tayin edilmiş kurumlarda, çalışanlar başarının ne olduğuna ve neye ulaşmaya çalıştıklarına dair ortak bir anlayışa sahiptirler. Kriz sırasında kurumunuzun vizyonuna odaklanmanız, sizin tehditlerden ziyade fırsatları görmenize yardımcı olur.

Krizi yönetme konusundaki kararlılığınızı gösterin:
Krizle ilgili çalışanlarınızın size sorduğu her sorunun yanıtını bilmiyor olabilirsiniz, şirketinizin genel gidişatını bilmeniz bu aşamada yeterlidir. Bunu mümkün olduğunca çalışanlarınızla, müşterilerinizle, tedarikçilerinizle, yatırımcılarınızla açıkça ifade edin, hangi aksiyonları aldığınızı gösterin. Neyi bilip neyi bilmediğiniz konusunda net olun, şartlar değişse bile değerlerinize ve prensiplerinize bağlı kalın.

Organizasyon şemasını bir kenara koyun:
Pandemi öncesi kurumunuzda işe yarayan fonksiyonlar, seviyeler, gruplar bu krizde sizi ancak ve ancak yavaşlatmaya yarar! İşleri halletmek için ne gerekiyorsa onu yapın, kurum dışından ya da içinden seçeceğiniz doğru kişilerle krize ilk reaksiyonunuzdan bir sonraki konumunuza nasıl geçeceğiniz konusunda  fikir alış verişleri yapın. Gelecekte ihtiyaç duyacağınız yapıları ve becerileri tasavvur etmeye başlayın ve bu fikirleri bugünün kararlarını almak için kullanın.

Krizi bir sınav olarak görün ve onu kucaklayacak kadar cesur olun:
Liderliğe ve sıra dışı yeteneklere hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Krizin getirdiği kayıplar yerine gelişim, büyüme, işbirliği fırsatlarına vurgu yapın,  böylece insanlar krizi yönetebileceklerini ve geleceği şekillendirebileceklerine dair inanç sahibi olurlar.

Güçlü aksiyonlar alın:
Bitirilmesi aylar süren strateji projelerini unutun ! Onun yerine hızla aksiyon alın, mümkün olduğunca çabuk dersler çıkartın. Pandemi öncesi yaptığınız iş artık eski gücüne dönemeyecek gibiyse, o zaman yeni iş modelleri üzerinde düşünmeye başlayın. Hayatta kalmak için ne yapabilirsiniz?

Ne yaptığınız ve ne yapmadığınız konusunda şeffaf olun:
Aldığınız aksiyonlar konusunda mümkün olduğunca sık ve samimi bir şekilde paydaşlarınızla iletişim kurun ve geri bildirim isteyin. Eğer kritisizm ya da tepki ile karşılaşırsanız içlerindeki değerli tavsiyelere kulak verin ancak sizi geriye döndürmeye çalışan kişileri duymazdan gelin, artık geriye dönemezsiniz, o yüzden ilerlemeye devam edin.

Kendinizi “şarj etmenin” yollarını bulun:
Muhtemelen siz ve çalışanlarınız fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak yorgun durumdasınız, bu bir süre daha bu şekilde devam edebilir. Inovatif ve akıllı kararlar alabilmek için sizin ve çalışanlarınızın stresinizi ve iş yükünüzü yönetebilmeniz gerekir. Sağlıklı beslenme, egzersiz yapma, meditasyon ve yeterli uyku artık yeni rutinleriniz olmalı.

Eğer bir liderlik koçu ile çalışmadıysanız,  şimdi çalışmanın tam zamanı:
Koçunuz fikir alış verişi yaptığınız partnerinizdir, nasıl hareket edeceğiniz konusunda kendinizi bitkin ve karışık hissettiğinizde sizi dengede tutmaya yardımcı olur. Haftada yarım saat liderlik koçunuzla yapacağınız bir görüşme sizin ve yönetim ekibinizin gücünüzü tekrar toplamanızı ve netlik kazanmanızı sağlar.

EKİPLERİNİZİN BİRBİRLERİYLE UYUMUNU GÜÇLENDİRİN

İşbirliği yoluyla inovasyonu geliştirin

Güçlü bir şekilde birbirleri ile uyumlanmış ekiplerde kişiler farklı görevleri, rolleri, uzmanlıkları olsa da koordineli bir şekilde çalışırlar. Uyumun zayıf olduğu ekiplerde kişiler kendi köşelerinde, birbirlerinden habersiz, yaptıkları işin kurumun ana hedefine nasıl hizmet edeceğin bilmeden çalışırlar, bu da aynı işin farklı kişiler tarafından yapılması gibi verimsizliğe, önemli işlerin gözden kaçmasına neden olur. Inovasyon için uygun ortam oluşmaz.

Bu tür kriz zamanlarında ekiplerin uyum içinde çalışması her zamankinden daha önemlidir. Bunun için öncelikli hedefleri ve kısa dönemde yapmanız gerekenleri merkeze koyarak kurum içi süreçleri birbirleri ile entegre ve koordine edin. Çalışanlarınız, yaptıkları katkıların bu hedefe yönelik olduğu konusunda emin olmalılar.

Uygulamaya alelacele geçeceğim diye farklı yönlere koşturma tuzağına düşmeyin ya da elinizdeki “yeterince iyi” ile yetinmeyip mükemmeli yakalayacağım diye beklemeye geçmeyin. Yapacağınız bu her iki tür hatayı ekiplerinizi uyum içinde çalışmaya yönlendirerek önleyebilirsiniz. Bunun için:

Farklı ekiplerden kişilerin çalıştığı öncelikli görevlerde koordinasyonu sıkı tutun:
Kriz zamanlarında uyumlanma için daha direktif olmanız gerekir; kimlerin, neden, hangi hedefe yönelik birlikte çalışacağına dair net talimatlar verin, var olan kademeleri boşverin, yeni takımlar oluşturun, dijital dönüşüm süreçlerine hız verin, işler tıkanma noktasına geldiğinde çabuk ve kesin kararlar verin.

Üst yönetimin işbirliği içinde olduğundan emin olun:
Bu yönetim seviyesinde  iş birliği mükemmel seviyede değilse, başınız dertte demektir. Böyle bir durum varsa bir uzmanın ya da koçun yardımına başvurun.

Daha sık ve her yönde iletişim kurun:
Kurumun tepe yönetiminin kurum içi olan bitenden haberdar olması, çalışanların da tepe yönetimin aldığı kararların realiteyi yansıttığından emin olması çok önemlidir. Bu yüzden sık sık “dinleme turları” yapın;  birebir ya da küçük gruplarla online / mümkün olduğunca yüz yüze- görüşmeler yapın, karşınızdakinin anlattığı realiteye, duygularına ve değerlerine çok dikkat edin. Unutmayın ki değişim ve dönüşüm süreçleri genellikle derin ve duygusal deneyimlerdir.

Yaratıcılığı teşvik edici bir ortam oluşturun:
Lider olarak ağzınızdan çıkacak tek bir kelimeyle yeni fikri öldürebilir ya da destekleyebilirsiniz. Statükoya meydan okuyan zihinleri destekleyin, fikir üretimini sadece tek bir gruba vermekten ya da en iyi fikirlerin yukarıdan aşağıya geleceğini düşünmekten vazgeçin. İşler iyi giderken bile inovasyonu baltalayan bu tür hatalar, kriz zamanlarında kurumunuza daha da büyük zararlar verir; enerjinizi krizle mücadele etmek yerine korku ve tehdit duyguları ile mücadeleye vermek zorunda kalırsınız.

Kurumunuzu ileriye götürecek kültürü yaratın:
Değişim sadece kurum kültürü onu desteklediğinde mümkün olur! Krizler kurum kültürünüze yakında bakmak için eşsiz bir fırsat sunar : Faydalı olmayan kısımları dile getirin ve ortadan kaldırın, kurumunuzun gelecekteki başarısı ile gerekli olan yeni tutum ve davranışlar konusunda ısrarlı olun.

ÇALIŞAN BAĞLILIĞINI GELİŞTİRİN

Empati ve bütünsellik ilkeleri ile değişimi yönetin

Bağlılığı yüksek olan ekiplerde kişiler grubun iyiliğinden ve başarısından kendilerini sorumlu hissederler.  Birbirlerine güvenirler ve zor zamanlarda birbirlerine kenetlenirler. Bağlılığın düşük olduğu ekiplerde kişiler kendi çıkarlarını grubun çıkarlarının önüne koyarlar, gruba katkı sağlamayı sadece bir çıkarları olduğunda ya da işler kolayken düşünürler.

Bu pandemi insanların birbirleri etkileşim kurma yollarını da değiştirdi; uzaktan çalışmak, yan yana gelememek, sosyal bağ kuramamak, zaten zor olan duruma bir zorluk katmanı daha ekledi. Diğer yandan biliyoruz ki zorluklar öğrenmeyi geliştirir, bizi daha dayanıklı kılar ve maçın bir sonrası yarısına bizi hazırlar.

Kendinizi “değişim yöneticisi” olarak değil “değişim lideri”olarak görün:
Değişimi yönetmek, yapılması gereken işlerin yapılmasını sağlamaktır. Diğer yandan değişime liderlik etmek bunu nasıl yaptığınızla ilgilidir. Üst yönetim değişime empati, bütünsellik ve sorumlulukları paylaşarak liderlik ettiğinde kurum içi bağ ve bağlılık mümkün olan en üst seviyeye ulaşır.

Doğru aksiyonları, doğru şekilde alın:
Kriz zamanlarında insanlar güçlü pozisyondaki liderlerin tepki ve aksiyonlarına bakarak kuruma bağlılık seviyelerini ayarlarlar. Kriz zamanlarında işten çıkarma, bazı piyasalardan geri çekilme gibi zorlu kararları almak durumunda kalırsınız. Bu değişimi ya insanların morallerini bozarak ya da bağlılıklarını daha da arttıracak şekilde yapabilirsiniz. Zor kararları alırken çalışma arkadaşlarınızı karar alma süreçlerine dahil etmeniz, kişilere seçenek sunmanız, bu kararların sahiplenilmesini teşvik eder. Zor zamanlarda kararlarınızı doğru şekilde almanız, kriz sonrasında da bir lider olarak takip edilmenizi sağlar.

Son söz: Hiç kimse içinde bulunduğumuz durumun ne kadar süreceğini tahmin edemiyor ancak şunu biliyoruz ki kurumların bu krizden güçlenerek çıkmalarında belirleyici faktör, liderleri olacaktır. Bu belirsizlik ortamının kendisini tehdit etmesine izin vermeyen ve etrafındakileri ortak hedefe doğru koşmaya ikna eden liderler, krizi fırsata çeviren ve kurumlarını geleceğe taşıyacak liderler olacaklardır.


This article is translated to Turkish from CCL’s whitepaper “Turning Crisis into Opportunity: Preparing Your Organization for a Transformed World”

To download the original version of the article, please visit Center for Creative Leadership website:
https://www.ccl.org/articles/white-papers/turning-crisis-into-opportunity/