Covid-19 krizinin ilk aylarındaki kasvetin ve kaosunun ortasında, şaşırtıcı bir şekilde moralleri yükselten bir şey oldu: Şirketler, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir seviyede, değer yaratmayı para kazanmanın önüne koydular ve açık bir şekilde bir arada çalışmaya başladılar.

Örneğin, Alman çokuluslu şirketi Siemens, Katmanlı Üretim (3D yazıcı) Ağını tıbbi cihaz tasarımında yardıma ihtiyacı olan herkese açtı. Ağır kamyon üreticisi Scania ve Karolinska Üniversite Hastanesi ortak oldular: Scania, römorklarını sadece mobil test istasyonlarına dönüştürmekle kalmadı, aynı zamanda sağlık çalışanları için kişisel koruyucu ekipman bulunması ve teslim edilmesi için 20 adet yüksek vasıflı satın alma ve lojistik uzmanını görevlendirdi. Benzer şekilde, Ford, United Auto Workers, GE Healthcare ve 3M ile birlikte çalışmaya ve F-150 fanlarını, taşınabilir pil takımlarını ve 3D baskılı parçaları kullanarak Michigan’da solunum cihazı inşa etmeye başladı.

İşbirliği yapmak insan hayatını kurtarmanın yanı sıra -normal koşullarda göz ardı edilmesine rağmen- şirketler için de büyük fayda sağlayabilir. On yıldan fazla bir süredir, açık inovasyonu incelemekte ve binlerce yöneticiye ve öğrenciye nasıl daha dağıtılmış, merkezi olmayan ve katılımcı bir şekilde inovasyon yapacaklarını öğretmekteyiz. Sınıflarda genellikle “şirketimin buna çok ihtiyacı var!” şeklinde hevesle karşılık verseler de, şirketlerin uygulamaya gelince nadiren bunun takipçisi olduklarını gördük. Ayrıca, şirketlerin bir yığın yaratıcı fikir üretmek için hackathonları ve diğer açık inovasyon biçimlerini nasıl kullandıklarına, ancak bunları asla uygulamayarak, çalışanlar ve ortaklar arasında nasıl hayal kırıklığına yol açtıklarına tanık olduk. Birçok şirkette bu tür dağıtılmış, merkezi olmayan ve katılımcı inovasyon yöntemi, henüz gerçekleşmekten uzak, bir tutku olarak kalmaya devam etmektedir.

Son zamanlarda gördüğümüz açık inovasyon patlaması, açık inovasyonun beraberinde getirdiği muazzam potansiyeli bize hatırlatıyor. Açık inovasyon, değer yaratma alanını genişletme potansiyeline sahiptir; pek çok yoldan değer yaratmaya imkan verir, ister birbirlerinin yeteneklerini tamamlayan yeni ortaklıklar aracılığıyla, ister uzun süreli ilişkilerdeki gizli potansiyeli açığa çıkartarak… Bir kriz esnasında açık inovasyon, kuruluşların acil sorunları çözmenin yeni yollarını bulmalarına ve aynı zamanda olumlu bir itibar yaratmalarına yardımcı olabilir. En önemlisi gelecekteki iş birlikleri için temel oluşturabilir – sosyal araştırmalar ortakların gönüllü olarak ellerinden gelenin fazlasını yaptıklarında güvenin geliştiğini ve bunun da birbirlerine beklenmedik faydalar sağladığını göstermektedir.

Fikri mülkiyet, yatırımın getirisi üzerine endişeler ve açık inovasyonun öngörülemeyen çeşitli sonuçları gündemde yerini korusa da, şu anda yaşadığımız şey bize kriz boyunca ve krizin ötesinde yenilik yapma fırsatı sunmaktadır. Şirketlerin sadece Covid-19 krizi sırasında açık inovasyondan faydalanmalarına değil, aynı zamanda pandemi bittikten sonra da açık inovasyonu benimsemelerine yardımcı olabilecek bir dizi ders keşfettik. İşte şirketlerin açık inovasyonun bilinen bazı zorluklarının üstesinden nasıl gelebileceklerine dair reçete:

Şu an Fikri Mülkiyet’i Düşünmenin Sırası Değil

Daha önceki araştırmalar, birçok şirketin yabancılarla yapılan işbirliklerinde değer “sızıntı”sından son derece endişe duyduğunu ortaya koydu. Sonuç olarak, bu tür şirketler bildiklerinden şaşmayarak, en önemli iş konularında birbirlerinden uzak durarak birkaç tali görevde işbirliği yaparlar. Örneğin, Avrupa ve ABD’de açık inovasyon ortaklarının kendilerine yardım ve tavsiye vermesini neredeyse imkansız hale getiren birçok kimya şirketi olduğunu gördük. Nasıl? Gelecekte patentlemeyi tehlikeye atabileceğini düşünerek en kritik sorunlarını çözmek için neler gerektiğini açıklamadılar.

İki Taraflı Motivasyondan Yararlanın

İlk başlardaki açık inovasyon coşkusu yavaş yavaş sakinleşirken, şirketler başarılı olmak için çalışanlarının ve ortaklarının gönüllü ve aktif katılımına ihtiyaç duyduklarını fark ettiler – geleneksel komut ve kontrol araçlarına daha az gerek kalmıştır. Bunun yerine şirketlerin içerde ve dışarda işbirliği yaptığı kişi/kurumları motive etmek için maddi ve manevi teşviklerin bir kombinasyonunu uygulaması gerekir. Şirketler, ortaklarını gerçekte neyin motive ettiğini anlamalı ve bunu karşılamalıdır.

Yeni Ortaklıklara Kucak Açın

Açık inovasyonda yaşanan ortak bir zorluk, yeni ortaklıklar kurmaktır. Yeni ortaklar her zaman araştırma, değerleme ve uyumluluk açılarından yeni maliyetleri ve ayrıca insanlar arasında yeni sosyal ilişkiler kurma zorluklarını da beraberinde getirir. Ve biliyoruz ki, Covid-19 gibi dev boyutlu sorunlar söz konusu olduğunda, tamamlayıcı beceriler ve yeni bakış açıları sağlamak için yeni ortaklar gereklidir.

Covid-19 krizi bu zorlukların üstesinden gelmek için en az iki yol göstermiş oldu: Birincisi, üst yönetim, açık inovasyonun ilerlemek için şart olduğuna dair güçlü mesajlar göndererek yeni ortaklıklara dair risklerin çoğunu üstlenmek durumunda kaldı. Örneğin, Ford’un başkanı ve CEO’su Jim Hackett, bu krize çözüm bulmak için GE Healthcare ile işbirliği yaparken, bu işbirliğinin mühendislerini ve tasarımcılarını “mücadelecilik ve yaratıcılık” anlamında güçlendireceğini belirtti.

İkincisi, katlanarak artan sadece virüsün sayısı değil, aynı zamanda potansiyel ortaklar havuzu da oldu. Dünyanın dört bir yanındaki şirketler aynı krizden etkilendiğinde ve birçoğu iş yapmanın yeni yollarını aradığından, şu anda bir ay öncesine göre piyasalarda daha fazla sayıda iyi ortağın bulunduğunu görüyoruz. Bir kriz, şirketleri daha fazla sayıda ve hatta yeni ortaklık türlerini keşfetmeye teşvik edebilir. Krizden sonra da yeni ortaklara yönelik bu açık fikirli tutumun bir kısmının korunması, şirketlerin inovasyon konusunda iyi durumda kalmalarına yardımcı olabilir.

Aciliyet, Dönüşümü Beraberinde Getirir

“Normal zamanlarda” açık inovasyona yönelik atılacak ilk adımlar nispeten basittir. Örneğin, bir iki danışmanı işe alırsınız, bir inovasyon turnuvası düzenlersiniz, fikirlerin gelmesini beklersiniz. Yine de sonuç genellikle oldukça yetersiz olacaktır. Açık inovasyonun nimetlerinden tam faydalanmak için şirketlerin önlerindeki dönüşüm gerektiren zorlukları anlaması gerekir. Bu girişimler genellikle buzdağının görünen kısmıdır ve başarılı bir açık inovasyon genellikle işin nasıl yapıldığına ilişkin operasyonel ve yapısal değişiklikler gerektirir. Bu tür değişikliklerin herhangi bir çalışan, ekip ve hatta iş birimi tarafından üstlenilmesi zordur.

Bir kriz anında ise, üst yönetim aniden ortaya çıkıverir. Akıllı şirketler bu fırsatı inovasyon altyapılarını yeniden kurgulamak üzere değerlendirirler. Belki de kendi sektörümüz, yani yüksek öğrenim, açık inovasyonun gerçekten büyük ölçekte işe yarayabileceği ve muhafazakar bir sektörün bile değişebileceği umudunun bir işareti olabilir. Birçoğumuza ertesi gün başlayacak olan sınıfların yerini dijital alternatiflerin alması gerektiği söylendi. Üniversite rektörleri denemeleri destekleyen ve bürokratik engelleri kaldıran güven verici mesajlar gönderdi. Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, dünya genelindeki akademisyenler, yavaş hareket eden bir devi, çevik bir dijital koşucuya dönüştürmek için tavsiyeler, püf noktaları, öğretim planları ve deneyimleri paylaşmaya başladılar. Başarılı bir açık inovasyonun önündeki en büyük engel en basit haliyle o konuda çekingen kalmaktır!

Geleceğe Bakmak

Tüm bunlar umut verici gelişmeler. Peki bu gözlemler gelecekte ne ölçüde geçerliliğini koruyacak? İşler bir gün normale döndüğünde, değişen inovasyon yöntemlerinden kaç tanesi şirketlerde kalıcı olacak? Ve bir toplum olarak, küresel ısınma gibi, artık ufukta değil hemen gözümüzün önünde olan diğer büyük sorunlarla nasıl mücadele edeceğiz? Umuyoruz ki dünyanın koronavirüse karşı verdiği mücadele bize, ortak bir düşmanın kazandırdığı ortak deneyimin, en büyük zorlukların bile üstesinden gelmek için gereken hız, güç ve yaratıcılığın kilidini açabileceğini öğretmiştir.

Yöneticilerin yaptığı önemli çıkarımlardan birisi, krizden sonra neyin üretilmesi gerektiği konusundadır. Büyük krizler genellikle müşterilerin, çalışanların ve ortakların davranışlarını değiştirirler. Belki de müşteri tercihlerinin aynı kalacağına inanmak için nedenleriniz vardır, ancak bilin ki çoğu zaman aynı kalmazlar! Bir kriz esnasında açık inovasyon yapmanın yeni yollarını oluşturmak, size ihtiyaç duyduğunuz esnekliği getirebilir ve sonuçta bu şirketinizin ayakta kalmasını güvence altına alabilir. Eski normale nasıl döneceğinizi planlayarak bu deneyimleri boşa harcamayın. Yeni normal için planlama yapın.


To see the original version of the article and further reading please visit European School of Management and Technology website:
www.esmt.berlin/knowledge/why-now-time-open-innovation